TİROİD NODÜLLERİNDE AMELİYATSIZ TEDAVİ

1. Tiroid nodülü nedir ve nasıl tanı alır?

• Tiroid nodülü, tiroid bezi hücrelerinin yumru oluşturacak şekilde anormal büyümesidir. Tek ya da çok sayıda olabilir. Çoğunlukla iyi huylu olmakla birlikte nodül % 7-15 oranında kanserli doku içerebilir.
• Nodüllerin bir kısmı hastalarda şikâyet oluşturmaz ve rutin muayeneler sırasında tesadüfen keşfedilirken bir kısmı ise kitle etkisine bağlı olarak bası şikayetlerine yol açarak tanı alır.

2. Tiroid nodülüne bağlı gelişebilecek şikayetler nelerdir?

• Bası etkisine bağlı gelişebilecek şikayetler:
  • Boyun, çene, kulak ağrısı
  • Ses kısıklığı
  • Nefes darlığı
  • Yutma güçlüğü, boğazda takılma hissi,
• Kozmetik sorunlar
  • Nodüle bağlı kozmetik şikayetlerin ortaya çıkış zamanı, nodülün boyutuna ve yerleşimine göre değişmektedir.
• Hormonal sorunlar
  • Nodüllerin bir kısmı hormon salgılayabilmektedir (hiper tiroidi). Hormon testlerindeki anormal sonuçlar ve buna bağlı aşağıdaki şikayetler gelişebilir.
    • Sinirlilik, aşırı heyecan ve duygusallık
    • Kilo kaybı
    • Sıcağa tahammülsüzlük ve aşırı terleme
    • Titreme
    • Çarpıntı ve kalp atım sayısında artış.
    • Saç dökülmesi
    • Cilt ve tırnaklarda değişiklik
    • Barsak hareketlerinde artma
    • Kuvvet azalması
    • Âdet kanamasında (Menstruasyon) düzensizlik

3. Nodülüm var şimdi ne olacak?

Ultrason ile tespit ettiğimiz nodüllerde gerekli olması durumunda öncelikle biyopsi yapmaktayız. Biyopsi ile iyi, arada ya da kötü huylu olmalarına göre tedavi planı değişmektedir.

4. Biyopsi sonucum temiz çıktı tedavi olmalı mıyım?

İyi huylu nodüllerde tedavi her zaman gerekli değildir. Ancak nodül hastada şikayetlere yol açıyorsa (nefes darlığı, yemek yerken takılma hissi, ses kısıklığı, ağrı, vb.) ya da boyunda dışarıdan görülerek kozmetik bozukluk yaratıyorsa tedavi edilebilir. Bir diğer önemli tedavi gerekliliği ise nodülün kötü huylu olma ihtimali ya da kötüye dönüşme ihtimaline karşı hastada gelişen anksiyetedir.

5. İyi huylu tiroid nodüllerinde tedavi seçenekleri neler?

Nodül tedavisinde iki seçenek mevcuttur. Cerrahi (ameliyat) ya da ablasyon (ameliyatsız) tedavileri.

6. Ameliyatsız tedavi nedir?

• Nodülün ısı ya da kimyasal ilaçlarla tahrip edilmesidir. Tahrip edilen doku vücudumuzun savunma sistemi tarafından yok edilirken nodül de zaman içerisinde küçülerek yok olur.
• Ultrason eşliğinde yapılan bu işlemin adı ABLASYON ‘dur. İşlemde ısı oluşturan kaynak olarak; mikrodalga, radyofrekans ya da lazer enerjileri kullanılabilir.
• Bu tedaviler, etkinliği ispatlanmış, güvenli yöntemler olup çok uzun yıllardır kullanılmaktadır.

7. Kullanılan enerji sistemi tedavinin başarısını etkiler mi?

Yapılan çalışmalar ve tecrübemiz doğrultusunda tüm yöntemlerin sonuçlarının benzer olduğunu söyleyebiliriz ancak komplikasyon gelişme riski daha düşük olan mikrodalga enerji sistemleri öncelikli tercihimizdir. Tüm yöntemlerde ince bir iğne ile enerji aktarımı yapılır.

8. Ameliyatsız tedavi nasıl uygulanır?

• İşlem lokal anestezi ile ultrason eşliğinde gerçek zamanlı takip edilerek yapılır.
• Lokal anestezi sonrasında nodül içerisine biyopsi iğnesine benzer kalınlıkta bir iğne yerleştirilir. Bu iğneye biz anten ya da prob demekteyiz. Antenin alt ucu kablo sistemiyle bir jeneratöre bağlıdır. Bu sistem sayesinde nodüle enerji aktarılır.
• Aktarılan enerji ile nodül tahrip edilir. Nodül dışındaki tiroid bezine ya da çevre yapılara ve cilde enerji geçişi olmaz.
• Tahrip edilen hasarlı nodül dokusu, vücudumuzun tarafından uzaklaştırılır. Küçülme 1. Ayda başlar ve 6-12. Aylarda maksimum seviyeye ulaşır.

9. Ameliyatsız tiroid nodül tedavisi ağrılı mı?

İşlem lokal anestezi altında yapılmakta olup ağrısızdır.

10. Tedaviden sonra günlük hayatıma ne zaman dönebilirim?

İşlemden sonra hastalarımızı 1-2 saat gözlem altında tutmaktayız. Sonrasında taburculuk ile 1 gün ev istirahati önerilir.

11. İşlemden sonrası takiplerim nasıl olacak?

Tedaviden sonra hastalarımızı rutin olarak 1, 3 ve 6. Ayda kontrole çağırmaktayız ve endokrinoloji hekimimiz ile birlikte bir bütün olarak takip sürecini yönetmekteyiz. Yapılan çalışmalarda ve yayınlarımızda gösterildiği üzere, küçülme oranları 1. ayda %20-30, 3. ayda %60-70, 6. ayda %80-85 ve 12. ayda %90-95 dir. Hacimsel küçülme bazı hastalarda daha düşük olabilir. Bu durumda 3-6. aylar arasında 2. bir seans yapılabilir.

12. Ameliyatsız tedavi dediğimiz ablasyon tedavisinin avantajları nelerdir?

• Hastane yatışı gerektirmez, işlem süresi ve iyileşme zamanı oldukça kısadır (Ertesi gün günlük hayata devam edilebilir).
• Genel anestezi gerektirmez. Genel anesteziye bağlı gelişebilecek riskler ortadan kaldırılmış olur.
• Komplikasyon oranı cerrahiye yöntemlere kıyasla çok daha düşüktür
• En önemli etkenlerden biri de bu yöntemde tiroid bezi korunur yani sadece nodül hedeflenir. Bez fonksiyonları etkilenmez, ömür boyu hormon tedavisi gerektirmez.
• Yara izi, skar gelişimi yoktur (kozmetik mükemmellik)

13.  Ameliyatla tedavinin dezavantajları nelerdir?

Cerrrahi tedavi; tiroid bezinin tamamının çıkarıldığı, genel anestezi altında yapılan açık ameliyatlardır. Boyun ön kısımdan yapılan kesi ile bez çıkartılır.

Ameliiyatın Kısıtlayıcı yanları:

• Öncelikle genel anestezi altında olması ve ameliyat kesisi.
  • Yara iyileşmesi sonrasında kesi alanında izlenen kozmetik sorunlar
  • Genel anestezinin riskleri
• Bezin tamamının alınması nedeniyle hastanın hayatı boyunca hormon tedavisine mahkum olması
  • Tiroid hormonları hayati önem taşımaktadır. Hergün düzenli olarak ilaç formunda alınmalı ve kısa süreli takiplerle kan seviye ölçümlerine göre düzenlenmelidir
• Komplikasyon gelişimi
  • Kalıcı/geçici sinir hasarları
  • Kanama
  • Paratiroid bezi hasarı
• Hastane yatışı gerektirmesi ve uzun iyileşme süreci

14. Ameliyatsız tedavinin riskleri nelerdir?

• Ablasyon tedavilerinde komplikasyon oranları oldukça düşük olup bir çoğu küçük yani tedavi gerektirmeyen komplikasyonlardır.
• Mikrodalga ablasyonda; çok daha ince iğnelerin kullanılması ve kısa işlem süresi ile en avantajlı yöntemlerden biridir.
• Tanımlanmış en yaygın komplikasyon geçici sinir hasarı olmakla birlikte sıklığı oldukça düşüktür. Çok nadiren kanama, enfeksiyon gibi komplikasyonlar görülebilir.